Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Karagöz

28/ Sarı Gelin

 

Kış soğukları geri gelmişti. Bembeyaz örtünün gelin misali tabiatın üzerinde dolanacağı günler yakındı. Aylar nasıl da geçmişti yolu beklenen umutlarla beraber. Hatıraların yıllanmadığı zamanlarda geleceğe dönükken yüzler, şarkıların sözlerindeki gizli anlamlar henüz keşfedilmemişken. Hayati için de hızla geçmişti üniversite hayatındaki ilk dönem. Çoğu da Selin’i düşünmekle geçmişti. Ama geçmişti işte bir şekilde, zaman bu; öyle ya da böyle geçecekti illa ki. Bu süre zarfında defalarca Selin’le bir araya gelmiş, tiyatroya, sinemaya gitmişlerdi. Profesörü anlata anlata bitiremiyordu Hayati, hatta o kadar merak içinde kalmıştı ki Selin, bir seferinde gelip profesörün dersini dinlemişti. Selin hemen profesörün dikkatini çekmişti. O ders çok farklı geçmiş, dersin sonunda Sarı Gelin hikayesini anlatmıştı profesör. Hoş zaten Selin Sarı Gelin hikayesini pek çok farklı kaynaktan biliyordu. Fakat Profesörden hikayeyi ilk defa duyuyormuş gibi büyük bir merakla dinlemişti:

“Sarışın Kıpçak kızına âşık olan delikanlının ailesi kız ile evlenmesine karşı çıkar. Delikanlı ise kıza deli gibi âşık olur ve aşkını şiirle mırıldanarak söyler. Kız bey kızıdır zaten bey de kızını vermez bu delikanlıya.
Delikanlı sarışın güzel kızı kaçırmağa karar verir ve kaçırır. Kıpçak beyinin adamları iki kaçağın peşine düşer ve uzun bir takipten sonra bulurlar ve oğlanı öldürürler. O günden beri halkımız arasında bu hikâye dilden dile dolaşır.”

Profesör gözlerini Selin’le Hayati’den ayıramıyordu. Bu yaşını başını almış bilge adamın bir muziplik yapacağı belliydi, tüm o meraklı bakışlar üzerinde anlatmaya devam etti.
“Türklerin büyük bir kolunu teşkil eden Kıpçakların diğer adı da Kuman’dır. Diğer kavimler, Kıpçakları “sarışın” anlamına gelen “Kuman” adıyla veya bu anlama gelen başka kelimelerle anmış ve tanımışlardır. Sarı Gelin’in sarışın bir kız olduğu söylense de farklı hikaye anlatıcıları gelinin esmer ve yeşil gözlü olduğunu da ileri sürmektedir. Hikayesini dinlediniz Sarı Gelin’in, şimdi bir de türküsünü dinlemek lazım. Al bakalım sazı eline, çal bakalım Kara oğlan! Sen de anlat hikayeni!”

Profesör bir hareketiyle orduları savaşa gönderen komutan gibiydi. Hayati aldığı emirle gözü gibi baktığı dede yadigarı sazını kılıfından çıkarttı. Allah’tan daha sabah akort etmiştim diye düşünerek konuşturmaya başladı dertli sazını. Öyle bir dokunuşu vardı ki tellere sazın telleri yürekleri titretiyor. Herkes pür dikkat kesilmiş bu dertli sazın ne söyleyeceğini merak ediyordu. Hayati dertli dertli söyletiyordu sazı, Selin de ona eşlik ediyordu. Bu kızın sesi kendinden güzelmiş diyordu Hayati kızın yüzüne bakarken çalıyordu, tüm notalar ezberlenmiş, kızın güzelliği ise aylardır ezberinde, gecelerinde, gündüzlerinde. Çalıyordu Hayati, ömründen geceleri günleri çalan kıza bakarak, aylardır söyleyemediklerini sazına söyleterek öyle içli, öyle dokunaklı, itiraf eder gibi sevdasını, aşkla çalıyordu. Sesi pek bir güzeldi Selin’in. Sesinde kuşların cıvıltısı vardı, aşkın kanat çırpınışları ile beraber Selin söyledikçe ayrılığın yürek yakan yaraları kanıyordu. Sanki Kaf dağının ardında bülbüller ağlıyordu, sular serpiliyordu yangın yeri yüreklere, yürekler yanıp yanıp sönüyordu. Sazın telleri, Hayati’nin yüreği, Selin’in sesi titriyordu:

Erzurum çarşı pazar Leylim aman aman leylim aman aman
Leylim aman aman sarı gelin

İçinde bir kız gezer Hop ninen ölsün sarı gelin aman
Sarı gelin aman sarı gelin aman suna yarim

Elinde divit kalem Leylim aman aman leylim aman aman
Leylim aman aman sarı gelin

Katlime ferman yazar Hop ninen ölsün sarı gelin aman
Sarı gelin aman sarı gelin aman suna yarim

Palandöken yüce dağ Leylim aman aman leylim aman aman
Leylim aman aman sarı gelin

Altı mor sümbüllü bağ Hop ninen ölsün sarı gelin aman
Sarı gelin aman sarı gelin aman suna yarim

Seni vermem yadlara Leylim aman aman leylim aman aman
Leylim aman aman sarı gelin

Nice ki bu canım sağ Hop ninen ölsün sarı gelin aman
Sarı gelin aman sarı gelin aman suna yarim

Tüm sınıfta alkışlar koparken Profesör, dönem boyunca başından hiç çıkarmadığı fötr şapkasını usulca çıkararak onları selamladı. Öte yandan fark ettirmeden gözlüklerinin ardından gözyaşlarını siliyordu. Kim nerden bilecekti üç yıl önce vefat eden can yoldaşının adının Suna olduğunu, nerden bileceklerdi bu sarışın güzel kızın saçlarının Suna hanımın altın saçlarını andırdığını. Zil çaldı. Profesör adet olduğu üzre şapkasını taktığı gibi evrak çantasını kapıp sınıfı terk etti. Adeti böyleydi. Tuhaftı! Zil çalar çalmaz tek bir kelime dahi etmeden sınıfı terk ederdi.
Söylenecek her şey söylenmişti bu defa. Anlatılamayan duygular dile gelmişti. Fakat o da ne! Dede yadigarı sazın tellerinden biri kopmuştu! Bu saz Hayati için çok önemliydi. Gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Selin iyice yaklaştı Hayati’ye. Bir sazın kopmuş teline baktı, bir de gözyaşları içinde kalan Hayati’ye.

Sil dedi yaşlarını. Bırak artık bundan sonra sen değil, sazın ağlasın.
devam edecek..
Kar Sıcaktı/Selen Karagöz

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER