DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Hasan Karal, İslam dünyasında rüşveti, torpili, kayırmacılığı “kader” gibi sunan bir anlayışın toplumları zehirlemeye devam ettiğini belirterek, “İslam ülkelerinin kaderlerine yön veren yöneticilerin kahir ekseriyeti, İslam’ı dilinden düşürmezken uygulamada adalet, özgürlük ve eşitlikten fersah fersah uzaklaşmışlardır.” dedi.
DEVA Partili Hasan Karal, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu Yeni Yol Grubu adına söz alarak bir konuşma yaptı. İslam’ın ahlak, adalet ve dürüstlük dini olduğunu belirten Milletvekili Hasan Karal, Hz. Muhammed’in Medine’de yönetimi kurarken sadece inananların değil, inanmayanların da hakkını koruyacak bir düzen inşa ettiğini anımsattı.
*“İslam ülkelerinde inandığını iddia eden yöneticilerin kahir ekseriyeti, halkının hakkını gasp etmekte, liyakati hiçe saymaktadır”*
Buna karşın İslam dünyasının kolaycılığa kaçtığını kaydeden Karal, “Bugün, İslam ülkelerinde inandığını iddia eden yöneticilerin kahir ekseriyeti, halkının hakkını gasp etmekte, adaleti rafa kaldırmakta, liyakati hiçe saymaktadır. Yine bugün İslam ülkelerinin kaderlerine yön veren yöneticilerin kahir ekseriyeti, İslam’ı dilinden düşürmezken uygulamada adalet, özgürlük ve eşitlikten fersah fersah uzaklaşmışlardır.
Bana göre Müslümanların, dünyada en geri sıralarda yer almasının en önemli nedeni, Kuran’da ifade edildiği üzere ‘İnsan için, çalıştığından başkası yoktur.’ ilahi hükmünü terk ederek ‘Bugün Allah kerim, yarın hayrola’ kolaycılığını tercih etmesidir.” şeklinde konuştu.
*“İslam dünyasının inandığı din ile yaşadığı din aynı değildir”*
Milletvekili Karal, İslam dünyasının, içerisinde bulunduğu bu girdaptan çıkmasının yolunun adaleti önceleyen, emaneti ehline teslim eden, ahlak ve duruşuyla halkına rol model olan kutlu yöneticiler ve o yöneticilerin yoldan çıkmasına müsaade etmeyecek toplumlarla mümkün olabileceğinin altını çizdi. Karal, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bazılarına göre söyleyeceğim bu cümle, iddialı bir cümle olarak algılanabilir. Ama yaşadıklarımız, gördüklerimiz, okuduklarımız ve tecrübelerimiz şunu gösteriyor ki; İslam dünyasının inandığı din ile yaşadığı din aynı değildir. İslam’ı sadece seremoni ve sloganlara indirgeyen anlayışın, inancımıza da insanlığa da bir katkısı bugüne kadar olmadı, bundan sonra da olmayacaktır.
Peygamberimizin ifadesiyle ‘Din, samimiyettir.’ Bu vesileyle; tüm vicdan sahiplerini bu tabloyu değiştirmek için sorumluluk almaya davet ediyorum.”