Asım ÇİLLİOĞLU’nu; önce tanımak, sonra anlamak ve daha sonra da yorumlamak gerekir. Öncelikle atalarımız derki; birini tanımak için, onunla yola gitmek, yemek yemek ve beraber kalmak gerekir derler.
Kendisi her şeyden önce, Aileden gelen bir kültürün mirascısı, acıların paylaştıkça azaldığı ve sevinçlerin paylaştıkça büyüdüğü, şehrin bütün kesimlerini ifade eden kerkesin cenazesi ve düğününde bulunan gerçek bir dost olması.
Bunu kendine miras edinen bir şahsiyet.
Bir o kadar mütevazi, hatırnaz, gönül penceresini adeta sonuna kadar açan bir şahsiyet. Arkadaş, dost ve ağabey. Ekmeğini ve işini paylaşan, paylaştıkça, bunun büyüdüğünün sağlandığını, veren elin alan elde üstün olduğunu bilen maneviyatında olan bir kişi.
Olaylara; hissi ve duygusal yanaşmayan, akılcı ve daha önceki olaylardan ders çıkaran ve bunun halk tabanında uygulanmasının kolaylığını görmesi ile, akılcı karar alan, bir yönetici. Ekibine önem veren, onlara umut aşılayan, bir orkestra şefi.
Rize ve Rizeli ile dertlenen, bu şehir ve insanlara daha daha neler katkı sağlayabiliriz, kendine dert edinen, dertli bir insan. Araştırma, yeniliğe önem veren, Ülkenin ve dünyanın mevcut ve gelecekteki şartlarının değişmesini kavrayabilen, analiz eden ve sonuçların yansımasını önceden tahmin edebilecek kadar, bilgi birikimli bir yönetici. Yapılacakları planlayan, uygulayan, kontrol eden ve sonuçlarından ders çıkaran, bir uygulayıcı. Rize ile ilgili bütün projeksiyonları ve ekibi hazır olan, bir Başkan.
Diye yazmış Muzaffer KÖSE!
Değerli arkadaşım yaptığın tasvir ve betimlemelerin ile nasıl bir yolda olduğumu anlatmışsın, layık olmaya devam edeceğim.
Teşekkürler
Asım ÇİLLİOĞLU