RİZE SİYASETİ -GEÇMİŞTEN ANILAR Rize, son dönemde oldukça önemli siyasetçiler yetiştirmiş bir il. Böyle bir ilde medyanın içinde aktif olarak yer alanların oldukça önemli hatıraları vardır. 1993 yılında kurmuş olduğumuz..
RİZE SİYASETİ -GEÇMİŞTEN ANILAR
Rize, son dönemde oldukça önemli siyasetçiler yetiştirmiş bir il. Böyle bir ilde medyanın içinde aktif olarak yer alanların oldukça önemli hatıraları vardır.
1993 yılında kurmuş olduğumuz Rize Tv ve sonrasında isim değişikliği yaptığımız Kaçkar Radyo-Televizyonunda aynı zamanda siyasi programların da sunucusuydum.
Önce Dokumacı İşhanı’nda, sonrasında Vatan İşhanı’nda son olarak da şu an bulunduğumuz Eski Rize Belediyesi binasındaki yerimizde nice hatıralarım var.
Rize, ANAP Genel Başkanı(merhum) Mesut Yılmaz’ın, Türkiye’nin tanıdığı DYP il başkanı( merhum) Nihat Mete’nin, RP’nin önemli ismi Şevki Yılmaz’ın aynı dönemlerde siyaset yapması nedeniyle zaman zaman siyasi gerilimlere sahne olurdu.
Bu gerilimlerin en arttığı dönemler de seçim dönemleriydi. Anlatacağım hatıram böylesi bir gerilimle ilgili;
1999 genel seçim dönemiydi. Televizyonumuz Kaçkar TV o dönem Vatan İşhanı’nda bulunmakta.
Seçimlere çok az bir süre kaldığı için siyasi partiler televizyonumuzda ardarda programlar istiyordu. Yani aynı gün, birbirine yakın saatlerde birbirine muhalif siyasileri konuk almak durumundaydık.
Programlar seçmen üzerinde oldukça etkiliydi. O nedenle programlarda tarafsız olmak önemliydi ve bir yol kazası yaşanmasın diye siyasetin nabzını tutan, dengeleri iyi bilen biri olarak önemli programlara ben çıkıyordum.
Sanırım, seçim yasaklarının başlayacağı son geceydi. ANAP adına Turgut Yılmaz’ı konuk alıp, yaklaşık bir saat sonra da DYP Milletvekili adayı olan (merhum) Nihat Mete ile program yapacaktım.
O sıralar Yılmaz kardeşlerle, Mete arasında oldukça sert sataşmalar yaşanmaktaydı.
Her iki programın saatini de alt yazılarla sık sık duyurduk. Herkes bu iki programı merak ediyordu.
Turgut Yılmaz’ın bir ilçede programı vardı ve partililer programa biraz geç gelineceğini duyurdular.
Biz de bu ihtimalleri dikkate alarak bu iki program arasına başka bir siyasi program sıkıştırmamıştık. Ancak, Turgut Yılmaz’ın programa geliş saati neredeyse, Mete’nin program saatine yaklaşmıştı.
Vatan İşhanı’ndaki yerimiz çok büyük değildi. İki büyük odamız vardı. Arka bölüme Turgut Yılmaz ve ANAP’lıları oturttuk.
O esnada (merhum) Nihat Mete’nin de programa gelmek üzere olduğu haber verilince Turgut Yılmaz’ın programını biraz geciktirip, Mete’yi de kazasız belasız bir diğer odaya yerleştirmeyi düşündüm.
Mete ve beraberinde gelen partilileri kapıda karşıladığımda garip bir durum yaşandığını anladım. Merhum Mete’nin eli kanıyordu ve oldukça öfkeliydi. Yanındakiler de öyle.
Meğer, bir grup ANAP’lı Turgut Yılmaz’ı Televizyon çıkışında beklerken, Mete ve ekibiyle bir kavga yaşanmış, kavga esnasında Mete’nin eli bir yere çarpmış, kanamıştı. Verdiğimiz kâğıt havluyu kanayan yerine saran Mete, böylece kanı durdurmuştu.
Bu ortamda her iki grubu da ayrı ayrı odalara oturtmuş olsam da atmosferi bilmem düşünebiliyor musunuz?
Her iki odada da her an birbirlerine saldırabilecek iki öfkeli grup vardı.
Bir sorun çıkmaması için her iki tarafı sakinleştirmeye çalışırken ayrıca bildiğim duaları da okuyarak bir olay yaşanmaması için Allah’tan yardım istedim.
Bu atmosfer içerisinde önce Turgut Yılmaz’la programa girdim. Güzel bir program olmuştu. Program esnasında da hiç unutmadığım bir seçim tahmini tartışması yaşadım Yılmaz’la.
Öcalan, teslim edilmiş ve DSP’nin oylarının arttığını görüyordum.
“Öyle görünüyor ki DSP, birinci parti olacak, ANAP ise anketlere göre büyük bir oy kaybı içinde” deyince, Yılmaz,”bunu nereden çıkarıyorsun “ diye bana itiraz etti. Ben de “Benim takip ettiğime göre tablo böyle, o zaman siz bir tahmin yapınız” dediğimde Yılmaz, önündeki kâğıda 1.ANAP ,2. MHP veya FP, 4.‘de DSP’yi yazdı. (Yanılmıştı. DSP 1. Parti olmuş, ANAP ise 4.’cü olmuştu.)
Programı bitirip Yılmaz ve beraberindekileri kazasız belasız yolcu edince rahatlamıştım.
Ardından Mete’yi programa aldığımda program içinde Yılmaz kardeşlere, ANAP’lılara nükteli sataşmaları ortamı da başka bir havaya sokmuştu.
O gece hiç unutamadığım bir gece olup hafızamda hala canlılığını korur.
