BÄ°LÄ°NMEYEN YÖNLERÄ°YLE, MÄ°LLÄ° MÃœCADELE’NÄ°N BELKÄ° DE SEYRÄ°NÄ° DEĞİŞTÄ°REN KRÄ°TÄ°K OLAY. 2 MART RÄ°ZE’NÄ°N KURTULUÅžU VE MÄ°LLÄ° MÃœCADELE’DE RÄ°ZE.

2 Mart Sonrası, Rize’nin KurtuluÅŸu ve Milli Mücadele’de Rize’nin etkisi konularını, Tevfik Ä°leri Anadolu Lisesi tarih öğretmeni Erdem Erkan ile konuÅŸtuk. 2 Mart ve Sonrası: KurtuluÅŸ ve Milli Mücadele -Kendinizi..

BÄ°LÄ°NMEYEN YÖNLERÄ°YLE, MÄ°LLÄ° MÃœCADELE’NÄ°N BELKÄ° DE SEYRÄ°NÄ° DEĞİŞTÄ°REN KRÄ°TÄ°K OLAY. 2 MART RÄ°ZE’NÄ°N KURTULUÅžU VE MÄ°LLÄ° MÃœCADELE’DE RÄ°ZE.
Son Güncelleme: Whatsapp

2 Mart Sonrası, Rize’nin KurtuluÅŸu ve Milli Mücadele’de Rize’nin etkisi konularını, Tevfik Ä°leri Anadolu Lisesi tarih öğretmeni Erdem Erkan ile konuÅŸtuk.
2 Mart ve Sonrası: Kurtuluş ve Milli Mücadele
-Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
Ben Erdem Erkan. Rize Anadolu Öğretmen Lisesi ve Marmara Ãœniversitesi Tarih ÖğretmenliÄŸi mezunuyum. Güneysu-Kıbledağı Köyü’ndenim. Rize’de doÄŸdum, büyüdüm ve yaÅŸamaya devam ediyorum.
-2 Mart’ı ve Rize’nin kurtuluÅŸ sürecini genel hatlarıyla bize anlatır mısınız?
Rize’nin kurtuluÅŸunu anlamak için öncesindeki kara günleri yani I.Dünya Savaşı sürecinde yaÅŸanan Rus iÅŸgalini bilmek gerekir. Dört yıl süren büyük savaÅŸa biz, Karadeniz’deki Rus Limanları’nı bombalayarak girdik. Rus Çarlığı o gün Artvin’de sınır komÅŸumuzdu ayrıca Karadeniz’de üstün bir donanmaya ve bizden çok daha büyük bir orduya sahipti. Maalesef ki Kafkas Cephesi’nde yeniliyorduk, savaÅŸa girdiÄŸimiz gibi bombalanmaya baÅŸlanan Rize’ye yönelen Rus birlikleri 27 Åžubat 1916’da ArdeÅŸen’e çıkartma yaptılar. Pazar-Hamidiye ve TaÅŸlıdere mevkilerinde direniÅŸ göstersek de düşmanı durduramadık ve 8 Mart 1916’da Rize, Rus orduları tarafından iÅŸgal edildi. Böylece Fatih’in 1461’deki fethinden beri kesin bir Türk hakimiyeti altındaki Rize, sadece iÅŸgalle deÄŸil Rusların, onlarla beraber hareket eden Rum ve Ermeni çetelerinin hatta bazı iÅŸbirlikçilerin mezalimiyle tanıştı.
-Ä°ÅŸgal yıllarında Rize’de durum nasıldı?
İşgal tek başına bile halkımız için yeterince onur kırıcıyken Rusların bölgedeki Türk nüfusu kırmak için göz yumduğu çetelerin saldırıları, katliamları bu süreci daha da dayanılmaz hale getirmiştir. Dönemin basınına ve tarihi belgelere, şahitlerin ifadelerine bakarsak Rizeliler, işgalci Ruslardan daha çok, gözü dönmüş Rum ve Ermeni çetelerinden/birliklerinden akıl almaz eziyetler görmüştür. Bölgede nüfusları çok az olmasına rağmen Rus hakimiyeti altındaki diğer sahillerden bölgeye ciddi bir çeteci Rum ve Ermeni taşınmıştır ki bunda Rusların maksadı açıktır: Bölgedeki Türk varlığına kalıcı olarak son vermek. Bu çetelerin yaptıkları bazı türkülerimize bile girmiş olan Rum ve Ermenilerin zalimliklerine yönelik deyimleri, ifadeleri oluşturmuştur. Bugün Türk milletine özgü bir gurur ve kalenderlikle bu konuları çok açmasak da söz konusu çeteciler insanlık dışı bir çok suç işlediler. Ayrıca bu süreçte ciddi bir nüfus şehri terk edip başka yerlere göçerek muhacir durumuna düştü, yerini, yurdunuz terketmek zorunda bırakıldı. Tüm bunların yanında yaşanan ekonomik sıkıntılar, salgın hastalıklar da cabası. Rus ordusu içerisindeki Türk askerlerden iyilikler ve yakınlıklar görsek de nihayetinde Rize, kurtuluşa kadar büyük acılara sahne oldu.
-Peki işgalden kurtuluş nasıl gerçekleşti?
Türk topraklarında direniÅŸ sürerken Çanakkale Savaşı’ndaki baÅŸarımızın da etkisiyle Rus Çarlığı’nda Ekim Devrimi gerçekleÅŸti ve yeni BolÅŸevik yönetimin etkisi orduda da hissedildi. Nitekim BolÅŸeviklerin isteÄŸiyle 18 Aralık 1917’de Erzincan Mütarekesi ile ateÅŸkes imzalandı. Ruslar için geri çekilme baÅŸladı. Fakat bu süreçte bile çekilirken Rize’yi ateÅŸe vermiÅŸ, çarşıları, camileri yakıp yıkmışlardı. DiÄŸer bir tehlike de Ermeni ve Rum çeteleriydi. Ruslar çekilirken onlar da son fırsatlarını deÄŸerlendirmek için harekete geçmeye çalıştılar. Neyse ki milli kuvvetler ÅŸehirden bazı insanların da desteÄŸiyle halkı el altından silahlandırmıştı. Bu sayede daha büyük katliamların önü alınmış oldu ve 2 Mart 1918’de Yakup Åževki PaÅŸa komutasındaki birliklerimiz Rize’yi iÅŸgalden kurtardılar. 3 Mart 1918’de ise Brest-Litowsk Barışı ile diplomatik bir zafer elde ederek Ruslarla savaşımızı bitirdik. Türk askerleri yeniden ÅŸehri kontrol altına alırken iÅŸgalde adeta Türk avına çıkan Rumlar her zamanki gibi hiçbir ÅŸey yapmamış edalarıyla sessiz ve masum bir ÅŸekilde evlerinden çıkmamışlardı. Rizelinin acı dolu iki yıldan sonra yüzü gülmüştü. Ä°ÅŸte biz o günkü mutluluk ve gururu her 2 Mart’ta hatırlamalı ve kaybettiÄŸimiz yüzlerce ÅŸehidimizi layığıyla anmalıyız.
-İşgal sona erse bile tehlike geçmiş değil. Ülkemiz işgal edilmeye başlanmış. Rize de tehlike altında. Şehrimizde bu olaylara ve tehlikeye karşı bir çalışma oldu mu?
2 Mart 1918 bizim için iÅŸgalin sonu ancak yeni ve daha büyük bir direniÅŸin baÅŸlangıcıdır. Çünkü hem yurdumuzun birçok yeri Mondros AteÅŸkesi’ne raÄŸmen iÅŸgale uÄŸramış hem de Ermeni ve Rumların Rize’ye yönelik yeni planları Paris Barış Konfreransı’da kendini göstermiÅŸtir. Ä°ki tarafta Paris Konferansı’nda lehlerine bir karar aldırıp bir ÅŸekilde Rize’yi egemenliÄŸi altına almanın planlarını yapıyorlardı. Tüm bu olanlara tepkisiz kalamazdık. Önce Anadolu’da direniÅŸ için harekete baÅŸlayan Mustafa Kemal PaÅŸa’yla iÅŸbirliÄŸi içinde yurdumuzun birçok ÅŸehrinde olduÄŸu gibi Rize’de de Ä°zmir’in iÅŸgaline tepki olarak bir miting düzenlendi. Rize Müdaafai Hukuk Cemiyeti oluÅŸturuldu ve Paris Konferansı’na bir protesto telgrafı çekerek “Bu muhitte ne Ermenilerin ne de baÅŸka bir milletin tarihi hakkı yoktur; tarihin bilinen devirlerinden beri buraların sahibiyiz.” diyerek Türklerin ÅŸehirdeki hukukuna aykırı bir karar alınması durumunda “öz yurdunu müdafaa etmek kesin kararlılığıyla meydana atılacak bizlerin akacak masum kanlarının, mazlum bütün milletlerin hürriyetlerini geri almaları için daha büyük bir insaniyetçi inkılaba fırsat vereceÄŸini bilmekteyiz.” denildi. Bu geliÅŸmelerin ardından doÄŸu illerinin durumunu deÄŸerlendirmek ve bölgede direniÅŸi örgütlemek için Erzurum Kongresi’nin toplanması kararlaÅŸtırıldı. Ä°ÅŸte burada da bir Rizeli hem cesareti hem de nüktedanlığıyla karşımıza çıkar: Elhac HurÅŸit Efendi. HemÅŸinli Kadı HurÅŸit Efendi dönemin vali vekili olarak Erzurum’dadır ve İstanbul Hükümeti’den Mustafa Kemal PaÅŸa’yı tutuklama emri alır. Atatürk’ün yanına gidip “Sizi tutuklamam gerekiyor” der. Atatürk “Müsaade etmezsem ne olacak?” deyince, HurÅŸit Efendi “Ne olacak, hiçbir ÅŸey” diye cevap verir ve emri yazılı ÅŸekilde Atatürk’e sunar: “Ekteki emir gereÄŸince askeri mahkemede yargılanmak ve asılmak arzusunda iseniz Ä°stanbul’a gitmek takdirinize kalmıştır.” Ardından Ä°stanbul’a şöyle bir telgraf çeker “ArkadaÅŸlar ÅŸimdilik asılmak niyetinde olmadığını beyan buyurdular.” Sanırım bu olayı ilk kez duyan biri bile HurÅŸit Efendi’nin Rizeli olduÄŸunu tahmin edebilir. Ãœstelik Erzurum Kongresi’ne de iÅŸtirak etmiÅŸtir. Rize hem kongreye delegeler göndermiÅŸ hem de bir Rizeli bu kongrenin toplanmasına kısmen de olsa imkan vermiÅŸtir. Tabi HurÅŸit Efendi Türk Ä°stiklal Mücadelesi’ne destek olan ne ilk ne de son Rizeli olacaktı.
-Hazır güzel bir örnek de vermiÅŸken bize Milli Mücadele’de yer alan Rizeliler hakkında biraz daha bilgi verir misiniz?
Aslında Rize’nin Milli Mücadele’ye katkısı konusunda en çok bilinen isim Ä°psiz Recep Emice’dir. Fakat biz onu bile tanımıyor ve hizmetlerinin önemine yakışır ÅŸekilde tanıtmıyoruz. “Emice”‘ henüz iÅŸgal döneminde Ruslar hakkında bilgi toplamak için kurulmuÅŸ olan KurtuluÅŸ Komitesi’ne katıldı. 3 Mart 1918 günü imzalanan Brest-Litovsk AntlaÅŸması gereÄŸi Ruslar Batum’u terketmeyince, bölgeyi Ruslardan almak için sevk edilen askeri birliklerin beraberindeki gönüllüler içerisinde yer aldı. Böylece direniÅŸ güçlerinin tanıdığı bir sima olan Recep Reis, Ä°zmit bölgesindeyken Ä°stanbul’da birkaç Rum çetesinin kırılmasında kendini gösterdi. Ä°ngilizlerin takibi nedeniyle Kefken’e geçti sonraki süreçte o ve “Orhan Gazi Müfrezesi” denilen birliÄŸi tüm Karadeniz sahilinde, çetelerle mücadeleden isyanlar bastırmaya, düşman gemilerine saldırmaktan Ä°stanbul’dan kaçırılan veya Sovyetlerden alınan silahları Ankara’ya ulaÅŸtırmaya kadar türlü hizmetlerde bulundu. Atatürk’ün bile Emice diye hitap ettiÄŸi, Ä°stiklal Madalyalı bu serdengeçti kuvvacıyı daha iyi tanımalı ve tanıtmalıyız. Yalnızca o da deÄŸil. Bir diÄŸer büyük kuvvacı, meÅŸhur Dursun Kaptan. Türküsünü çok duymuÅŸuzdur ama türkülere konu olacak kadar cesur bu hemÅŸehrimizi gerçekte kaç Rizeli tanıyor? Batum’dan Ä°nebolu’ya kadar sürekli ÅŸekilde kelle koltukta silah ve cephane taşıyan Ä°stiklal Madalyası sahibi bir komitacıdır. Ãœstelik kendisine Kılıçreis soyadını bizzat Atatürk vermiÅŸtir. Karadeniz sahilleri bilhassa Ä°nebolu, biliyorsunuz ki Ä°stiklal Yolu’nun baÅŸlangıcıdır ve bu can damarını besleyen Rizeli, Karadenizli denizcilerdir. Mesela KaraaÄŸaç Mühimmat Ambarı Baskını gibi büyük bir icraatla, ordumuzdan toplanmış silahları Ä°stanbul’dan Anadolu’ya kaçırmak da yine Rizelilerin baÅŸarısıdır. Daha nice hadise nice yiÄŸit var anmamız gereken. Sayfalar yetmez. Hepsinin ruhu ÅŸad olsun.
-Günümüzde bu isimler, olaylar pek bilinmiyor ve sanki Rizeli de bu konuya dair bilgisiz görünüyor. Bu durumu nasıl değerlendirirsiniz?
Eski kuşağı bir nebze anlayabiliyorum fakat gençlerimizin bahanesi olamaz. Basit bir internet araştırmasıyla bile Prof. Dr. Mesut Çapa, Prof. Dr. Makbule Sarıkaya, Doç. Dr. Sinan Başaran, Dr. Mustafa Arıkan gibi bu alanda çalışan isimlerin akademik çalışmalarına ulaşabilirler.

HoÅŸ Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Åžifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.