Şimdi bu başlığı görenler hemen bakışlarını sağa sola çevirip birbirine soracaklar “ Köseoğlu bunu Kim kimler için söyledi “ ? Ben bunu hissediyorum çünkü, Başbakanlar şehri Türkiye’nin en önemli siyasetçilerini..
Şimdi bu başlığı görenler hemen bakışlarını sağa sola çevirip birbirine soracaklar “ Köseoğlu bunu Kim kimler için söyledi “ ?
Ben bunu hissediyorum çünkü, Başbakanlar şehri Türkiye’nin en önemli siyasetçilerini yetiştiren Rize, Türkiye’nin hiçbir iline benzemez!
Şimdi Biraz sonra anlatacağımız hadiseler zaten bunu doğruluyor. Rize coğrafi bakımından Türkiye’nin en küçük illerinden biri olmasına rağmen, siyaset arenasında Türkiye’nin Başkentidir!
Haliyle bütün Türkiye’nin gözü bu küçük ildedir, yukarıda attığımız başlığa bakılırsa, anlatacağımız olayların büyük bölümü 15 Temmuz darbesinden sonrasını kapsamaktadır.
40 yıl önce yapılanmaya başlayan, milli görüş hareketi partileri ve Merhum Erbakan hariç, bütün partilerle dirsek temasında olup, her yönüyle Türkiye’nin en büyük hatta hükümetlerden daha büyük bir güç ve örgütlü bir dev haline gelen FETÖ örgütünün nasıl yapılandığını az çok biliyoruz.
Eğitimden ekonomiye, sosyal faaliyetlerden derneklere, himmet yardımlarından her şeyiyle hiyerarşik yapısıyla Türkiye’nin her sahasına TSK’dan, polis teşkilatına, Yargı’dan diğer kurumlara hakim olan büyük bir örgütten bahsediyoruz.
Evet darbeden önce özellikle MİT tırları operasyonu öncesinde 2011-2015 yılları arasında her ilde bir Fetö imamının olduğu, il valisinden daha büyük bir nüfuza ve yetkilere sahip olduğu, hatta siyasi parti teşkilatlarında toplantılara girip aldığı kararlara etki yaptığını,15 Temmuz sonrasında itiraflarda mahkeme karalarından anlıyoruz duyuyoruz .Bu konularla ilgili kara kutular mutlaka konuşmalıdır.
Fetö örgütü, dershanelerde yaşamış olduğu İlk şokun ardından, 15 -27 Aralık yargı darbesini hayata geçirerek başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere Türkiye’yi büyük bir kaosa sürükleyerek, Devletin bütün kademelerine hakim olma isteği sekteye uğrayınca ,B planına geçerek, 15 Temmuz hain darbe planını gerçekleştirdiler .
Türkiye, yaşamış olduğu dış destekli, 60- 80 İhtilali 28 Şubat 1997 post modern darbesini, 15 Temmuz darbesinden ayıran en önemli faktör, küresel destekli Türkiye’nin işgal edilme olayıdır.
Çünkü başta CIA MOSSAD ve beyinleri yıkanmış hainler, Müslüman Türk insanı tarafından kendilerine emanet edilen, halkın silahlarıyla yüzlerce vatandaşımızı gözünü kırpmadan Şehit eden, yaralayan bu hain satılık fetö teröristleri, 15 Temmuz akşamı düğmeye basarak başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Türk insanının bağımsızlığına özgürlüğüne pranga vurmak için destekçileri ile beraber harekete geçtiler.
Ancak bunların unuttukları bir şey vardı ,Türk halkı Dünyanın hiçbir milletinin gösteremediği bağımsızlık ruhu ile, bunun aynısını Kurtuluş Savaşı’nda ve Çanakkale Savaşı’na yaşamış, dedelerinin mirasını yaşatan Müslüman Türk halkı, bulundukları illerden şehir merkezlerine abdest alarak tekbir getirerek, şehadete koşarcasına tankların önüne gövdelerini siper ederek darbeye dur dediler!
Türk halkının vergileri ile alınan helikopterler ağır silahlarla uçaklarla şehit olmak pahasına bu aziz vatanı satılmış fetö terör örgütü ve onların diş destekçilerine teslim olmadan Türkiye’yi büyük bir işgal ve sömürü harekatından kurtarmışlardır.
Bu kahpe olayda 250 şehit ve 2500’e yakın gazı verilmiştir .15 Temmuz sonrasında başta Türk Silahlı Kuvvetleri içinde olmak üzere, polis teşkilatı ve diğer Kamu da büyük bir fetö temizliği hareketi yapılmaya başlandı, halen devam devam ediyor, bu kriptların ucu başı belli değil !
Hatta bu konu ile ilgili Fetö terör örgütü konusunda en hassas kişilerden biri olan Nedim Şener ile yaptığımız bir bir röportajda” Askeriyenin yüzde 25’inin temizlendiği Emniyet teşkilatının 40 50’sinin temizlendiği, diğer kamu da kayda değer hiçbir temizlik yapılmadığını söylemişti”!
Bu son olaylarda yaşadığımız hadiseler zaten bunu gösteriyor, yukarıda da söylediğimiz gibi bizim konumuz daha çok Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Başbakanlar şehri Rize de nasıl bir Fetö temizliği yapıldığıdır?
Hafızamızı yoklarsak, darbe sonrasında, Rize’de Bazı kamu kurumlarından çok sayıda, olmasa da tek tük açığa alınan insanlar gördük duyduk.
Hatta o dönemde çalıştığım Çaykur’da kayda değer bir fetö operasyonu yapılmadı. Alınan kişilerin fetö terör örgütünün yapısı içinde görev yapmış insanlar olduğu imajı verildi! Hatta bunların içinde Çaykur’un üst düzey yönetiminde bir kişi de vardı.
Ancak sonra gördük ki ,birçoğu hakkını aramak için mahkemeye baş vurdu ,kendileri dinlendi ve çalıştığım yerde görevden alınan kişilerin tamamına yakını görevlerine iade edildiler.
Yine o dönemde bunu özellikle ısrarla söylüyorum, 15 Temmuz gecesi sabaha kadar, daha sonra 30 gün boyunca orada etkinliklere katılan eski bir komando bir Vatansever bir vatan delisi olarak söylüyorum, o gece Rize bürokrasisinden, Rize siyasetinden ,Odalarından Yerel basınından STK’larından hiç ortalıklarda gözükmeyen, yüzlerce kişi 2-3 gün sonra ellerinde Türk bayrağı, araçlarında Recep Tayyip Erdoğan bayraklarıyla meydanlara koştular!
Bu sahtekarların kim olduğunu şu Rize’de gezen herkes biliyor, Çünkü yıllarca o kuruluşlarla organik bağ yaşadılar, beraber hareket ettiler beraber görev yaptılar…
Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi, “Alt taraf ibadet, ortası Ticaret ,en üstü hıyanet ulan” bu örgütle hiçbir bağlantısı olmadan birçok tanıdığımız arkadaş, çocuklarını dershanelere daha iyi eğitim almak için verdiler!..
Devlet korumasında olan bugün illegal bir banka olan Bank Asya’ya çok sayıda kışı Kredi aldı ev aldı maaş aldı…
Rize’de de anımsanmayacak kadar bu örgütle organik bağı olan kişiler olduğu gerçeğini bir kenara atamayız, yaklaşık 3000 gazetenin dağıtıldığı Rize’de ,dergiler diğer yayın organlarını saymıyorum bile..
Birçok Devlet kurumunda örgütün gazetesi çuvallarla gelirdi benim çalıştığım kurumda da 70-80 tane gazete balya balya gelirdi!
Şimdi esas konumuza geçelim, darbeden hemen sonra bugün Emniyet Genel Müdür yardımcısı olan Adem Çakıcı’nın Rize’den ayrılması üzerine, Rize Emniyet Müdürlüğü’ne Sadettin Aksoy, 27 Ekim 2016 tarihinde kararnameyle Rize Emniyet müdürü olarak atandı.
Aksoy, kısa sürede Rize de özellikle Fetö yapılanmasına karşı büyük bir mücadele örneği göstererek fetö yapılanmasına ilde büyük bir darbe vurdu.
Herkesin hatırlayacağı gibi, AK Parti’nin Çayeli’nde görevi başında olan bir Belediye Başkanını fetö’den gözaltına alıp cezaevine atılması da bunun dönemindeydi.
Ancak,birileri rahatsız olacak ki, Sadettin Aksoy’un Rize’de görev süresi uzun sürmedi !, Nedeni bilinmez bir şekilde,Rize’de Feto’ya karşı başarı ile mücadele eden Aksoy, Emniyet genel Müdürlüğü kararnamesi ile 9 ay sonra Çankırı İl Emniyet Müdürlüğü’ne atandı.
25 Ağustos 2017 yılında Üsküdar ilçe Emniyet müdürü Altuğ Verdi Rize’ye atandı. Altuğ Verdi çok iyi bir Devlet terbiyesi ve eğitimi almış, başta Bosna Hersek, İsrail ve Uzakdoğu’da başarıyla görev yapmış, başta İbranice İngilizce olmak üzere çok özel yetiştirilmiş bir Devlet adamıydı.
Hatta 15 Temmuz gecesi görev yaptığı Üsküdar Kısıklı mevkiinde fetö’cü teröristlere karşı yapmış olduğu başarılı görev sebebiyle herkesin takdirini kazanmış olacak ki, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bilgisi dahilinde ve yakınlarının da toleransı ile 25 Ağustos 2017’de Rize Emniyet müdürü olarak ilimize atandı.
Kısa sürede özellikle Rize halkı ile çok iyi ilişkiler kurarak bir anda Rize’nin belki de en sevilen bürokratı haline geldi. Kendisi ile ilk tanışmamız Rize yerel basın olarak makama gittiğimizde hiç unutmuyorum, ben kendimi tanıdığımda bana işaret ederek kalmamı söyledi.
O günden sonra kendisi ile gerek açılışlarda özel günlerde hatta sahilde birçok kez spor yaparak birlikte çok özel günlerimiz oldu.
Ne kadar Vatansever olduğunu cana yakın olduğunu ve çok duygusal merhametli bir insan olduğunu anlamayan zaten insan yoktu!
Hiç unutmuyorum 2018’in Şubat ayında mide kanaması olarak Devlet hastanesinde yattığımda, sabah beni ilk ziyarete gelen Rize Emniyet Müdürlüğü Altuğ Verdi’ydi
Rahmetli babam da yanımdaydı ya, 2-3 gün içinde Rize basınına bir kahvaltı vereceğim dediğinde, ben hasta hasta yatağımda moralimin bozuk olduğunu görünce, hiç unutmuyorum “Bana Sen buradan çıkmadan ben basına kahvaltı vermeyeceğim dedi! Hakikaten hastaneden çıktıktan bir 1 hafta sonra Rize basınına kahvaltı vererek Rize’de yapmış olduğu başta uyuşturucu ve Feto ile ilgili operasyonla ilgili önemli bilgiler vermişti.
Evet Altuğ Verdi de Sadettin Aksoy’dan aldığı görevi en iyi şekilde başta uyuşturucu konusunda Feto yapılanmasına karşı büyük bir mücadele örneği vererek görev yaptığı Reisin memleketinde görevini yapma gayreti içindeydi.
Söz verdiği bir olayı mutlaka yerine getirirdi, Ramazan’a 3-4 gün vardı her Ramazan’da Kendirli’de de iftar programı yapılırdı, ben kendisini kendirliye davet ettiğimde, bana yengen burada değil İstanbul’da ben burada olamayacağım ama, beni kendirli ’ye davet ettiğin için hafta sonu mutlaka geleceğim demişti. Ramazan’a 3 kala Güneysu’dan yakın dostlu Ali arkadaşıyla birlikte Beldemize geldi kendisini bizim yazıhanede ağırlamıştık..
Kendisiyle konuşup şakalaştığımızda her zaman şehit olma arzusunda olduğunu ve yakında Şehit olacağını bana söylediği gibi yakın 2-3 dostuna söylediğine, Şehit olduktan sonra arkadaşları bize aksettirmişti.
Evet Altuğ Verdi Rize’de büyük bir operasyon öncesi ,İyidere de katıldığı bir hamsi şöleni sonrasında, Şehit olmadan bir saat önce Rize’de de tanınan bir dostunun yazıhanesine uğradı. Sırdaşı ve çok özel dostu olan bu kişiye” yakında Rize’de büyük bir muhtemelen fetö operasyonu yapacağını söyleyerek ,cebinden bir beyaz A4 kağıdı içinde isimlerin olduğu bir listeyi gösterdi!
Ofis kamerasında çekilen bu görüntüyü takriben Şehit olduktan 7 – 8 ay sonra Rize’de başlayan mahkemeler sonrasında Rize’de yapılan 9 mahkemenin takriben 5-6 sine katılan bugün AK PARTİ MKYK üyesi Metin Külünk’le oraya gittiğimizde o videoyu beraber görüp izlemiştik..( ne hikmetse bu vidoyu mahkemeler süresinde 1 yıl boyunca ısrarla istememe rağmen bana verilmedi)
Ben bu videoyu izledikten sonra, daha önce 7 Aralık 2016 tarihinde darbeden Kısa bir süre önce Kaleme aldığım ve Rize’de büyük Ses getiren” Erdoğan’la ihanet eden Rizeli kriptolar makalemi güncelleyerek tekrar haberi paylaştık “
Yapmış olduğum bu Kripto haberinden rahatsız olan Rize’de kimi insanların şikayeti üzerine altını çiziyorum, Rize yerel basınında Cumhuriyet Savcısı ve fetö savcısı tarafından ifadeye çağrılan tek kişiyim!
Peki neden ben ifadeye çağrıldım, Şehit Altuğ Verdi Cumhuriyet tarihinde görev başında şehit edilen, Diyarbakır Emniyet Müdürü Şehit Gaffar Okan’dan sonra Rize’de Reisin memleketinde şehit olarak 2. isim olarak kayıtlara geçmiştir!
Şehit Altuğ Verdi 12 Aralık 2019 günü gök kubbenin yere indiği mahşeri bir günde Mersine uğurlandı.
Altuğ Verdi’nin Mersin’in Mezitli ilçesindeki Şehit Şehitlikte yapılan 40’ıncı anla töreninde Rize’den birkaç dostumuzla birlikte gittik mezarını ziyaret ettik.
Ancak 11 Aralık 2019’da 1. anma yıldönümünde Rize merkezden giden tek kişi olduğumu da yine belirtmek istiyorum!
Dava süreci yaklaşık 1,5 yıl sürdü 9 mahkeme oldu
Tüm mahkemelere giden sade bir vatandaş ve şehit Altuğ Verdi’nin yakın vefalı bir dostuydum, ancak bu davaya gönül veren başta bugün MKYK üyesi Ak Parti’nin ağabeyi Metin Külünk 5-6 mahkemeye İstanbul’dan gelerek katıldı ve yine Rize’de Ardeşen’den İstanbul’dan yakın aile dostu dediğimiz 7-8 kişi olarak mahkemeleri takip ettik.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakınlarının toleransı ile Rize’ye gelip Muhtemelen Devletin çok önemli bir kademesine gelmesi düşünülen Şehit ALTUĞ’un Rize’de şehit edilmesi sonrasında, Rize AK Parti Teşkilatından, Vekillerden, Rize bürokrasisinden STK ve siyasilerden bu davaya yeterince destek gelmedi!
Ben bu konularla ilgili çok sayıda haber ve makale yazdım .Ulan her devrin adamı Donkişotlar, sağlığında her gün rahmetlinin yanındaydınız telefonları hiç susmazdı, ancak ölünce ne kadar vefasız sahtekar olduğunuzu bu süreçte görmüş olduk! .İnsan hiç olmazsa Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hatır ederdi be! Bu yaptığınız bu rezilliğinizi tarih asla unutmayacaktır!
Altuğ Verdi yukarıda söylediğimiz gibi, 11 Aralık 2018 günü saat 15.00 dolaylarında,muhtemelen büyük bir operasyon öncesi,makamında beyni narkozdan satılmış, hem Dünyasını hem ahiretini kaybeden bir psikopat manyak, kendi personeli tarafından , tayın meselesi öne sürülerek şehit edildi.(Sanığın kendi ifadelerinde, şehit müdürün kendisine kesinlikle hakaret ve küfür etmediğini bizzat söylemiştir)
Bireysel olarak bunun hala bir tayin için işlenen cinayet olduğuna hiç inanmadığım gibi, bugün de inanmıyorum, çünkü mahkemeler süresince katilin yakınlarının ve cezaevinde kaldığı süre içinde özellikle İstanbul merkezli yapılan operasyonlarda çok sayıda fetö ile bağlantıları çıktı.
Ancak Rize’deki olay ile bir bağlantısı ne hikmetse bulunamadı! Son mahkemede eşi Leyla hanım’ın katilin gözünün içine baka baka söylediği sözleri hala unutmadım. Katilin gözünün içine baka baka” Ben eşimi 25 yıldır tanırım Sivil hayatta nasılsa personelleriyle de aynıydı, onun bir tayin sebebiyle öldürüldüğüne asla inanmıyorum! Bu mahkemelerin aldığı kararı da tanımıyorum ,bunun hesabı bu dünyada sorulmazsa mahşeri Kübra da zaten Oradan hesabını vereceksiniz demişti”
Yukarıda da söylediğim gibi nihai kararın verildiği Ocak ayından 5 ay önce Altuğ Verdi’nin bir operasyon öncesi Şehit edildiğini söylediğimden dolayı, fetö savcısı ve cumhuriyet savcısına ifade vermiştim.
Ancak son karar Mahkemesi sonrasında mahkemeyi başından beri takip eden AK PARTİ eski İstanbul Milletvekili ve bugün MKYK Üyesi rahmetlinin aile dostu Metin Külünk, bütün yerel ve ulusal basına verdiği beyanatta aynen şu ifadeleri kullanmıştı!
“ Altuğ kardeşimi Şehit olmadan 3 gün önce kendisini bir heyetle ziyaret etmiştik, Emniyet Müdürlüğündeki özel odaya beni çağırıp abi korkuyorum yakında Rize’de de büyük bir operasyon yapacağım, (muhtemelen Fetö operasyonu) söylemişti”
Ancak aldığım Devlet terbiyemin buna müsaade etmediğinden dolayı, kendisine isimlerle ilgili bir şey söylemediğim dediği videoyu bütün dünya alem izlediği takip etti!
Ancak aradan yaklaşık 6 ay geçti bu video ile ilgili neden ifadesine hala başvurulmadı anlaşılır gibi değil!
İşin en garibi olan ne biliyor musunuz, 15 Temmuz olalı yaklaşık 5 yıl oldu, her gün gazetelere haberlerde her ilden Feto operasyonları yapılıyor duyuyoruz çok sayıda ablalar abiler kriptolar alındı itirafçı oldu..
Ama şu anda Rize’de darbe sonrası alınan isimleri herkes tarafından bilinen, bir çoğu esnaf olan kişiler yargılanıp ceza almıştı.( geçenlerde biri koronadan vefat etti) Geçenlerde Yargıtay’ın bu kararı bozması üzerine yine bunlar ceza evine girdiler ..
Yani bilinen birkaç isim haricinde ne bir fetö’ye yönelik kaydedeğer operasyon, nede Rize’de ismi şaibelerle anılan kişilere bir yaptırım uygulandı operasyonu yapıldı!
Kimseyi suçlamıyorum kimseyi zan altına bırakmak da istemiyorum ama, ben bireysel olarak şunu diyorum ki,”At izinin it izine karıştığı bu süreçte,Bank asya’nın yanından geçenlerin hakkında soruşturma açılıp işten atıldığı,ancak,üst düzey yünetimde hangi süreçte olursa olsun,çalışanaların Devlet kurumlarında istihdam edildiği bir düzende, kimse adaletten Hukuk’tan bahsetmesin!
Rize’de diğer illere nazara yeterince fetö ile mücadele yapıldığı söylenemez ! Şayet yapıldı diyen varsa hodri meydan biz buradayız .
Vatandaş şunu merak ediyor, bizim fetöcü’ler nerde ?
Selam ve dua ile
Osman Köseoğlu
24Mayıs 2021